Cüneyt İnay denilince, eminim herkesin aklına ” Geniş Aile ” geliyor. Bu adam Geniş Aile ile özdeşleşmiş durumda 🙂 Ama aslında çok daha fazlası. Kendisi hakkında daha önceleri bir araştırma yapmıştım. Öğrendiklerim beni şaşırtmıştı. Ama kendisiyle tanıştıktan sonra daha da şaşırdım. Çünkü onunla konuşursanız, kesinlikle Geniş Aile’nin mimarı olduğuna inanmazsınız. O kadar mütevazi, sıcak ve samimi.
Neyse, sözü çok uzatmayayım. Kısaca kendisinden bahsederek röportajı yayınlayacağım.
Cüneyt İnay kimdir ?
6 Mayıs 1983 yılında Kayseri’de dünyaya geldi. Bakın bu bilgiyi kolay kolay bulamazsınız 🙂 Ayrıca babamla aynı gün dünyaya gelmesi de farklı bir anlam ifade etti benim için 🙂 İlk, orta ve lise öğrenimini Kayseri’de tamamladıktan sonra, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazandı. Fakat 2. sınıftayken bıraktı. Çünkü okuduğu bölüm, hayalleri ile örtüşmüyordu. Pek kimsenin yapamadığını yaptı ve hayallerinin peşinden koştu.
Onu ” Geniş Aile ” dizisi ile tanıdık. Kendisi Geniş Aile dizisinin senaryosunu yazdı. Diziyi izlerken, ” Ulan bu esprileri kim buluyor ” diyorduk ya, hah işte o adam bu 🙂
Ama ” Geniş Aile ” ‘nin dışında da farklı işlere imzasını atmış biri aslında. Kanal D ekranlarında 2014 yılında yayınlanan ” Boynu Bükükler ” isimli gençlik komedi dizisinin de senaristliğini yapmıştı. 2013 yılında TRT ekranlarında yayınlanan bir aile komedisi olan ” Bir Yastıkta ” isimli dizinin de senaristliğini üstlenmişti. Bu kadar mı ? Tabii ki hayır.
” Pür Neşe ” isimli mizah derlemelerinin de yazarıdır kendisi. 2012 yılında basıma girmiş ve 136 sayfadan oluşan esprilerle dolu bir yayın. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
Ayrıca Kemik, Penguen, Gırgır ve Fermuar gibi mizah dergilerinde yazarlık yaptı. 2010 yılında Emel İnay ile hayatını birleştirdi ve dünyalar tatlısı 3 yaşında bir oğlu var.
Kısaca Cüneyt İnay‘ı tanıttıktan sonra yavaş yavaş röportaja geçelim isterseniz.
Geniş Aile’den önce neler yaptınız ?
Mizah yazarıydım. Mizah dergilerinde çalıştım iki yıl kadar. Ama beklenen patlamayı bir türlü yapamadım mizah dergilerinde.
Geniş Aile’nin senaryosunu yazmanızı kim istedi ?
Bir çok dizi yazmıştım. Şansımı artırmak için, bir çok yere gönderdim. Bazı aracılar, tanıdıklar bularak, yapımcılara ulaşıyordum. Bir sitcomun spin-off versiyonunu yazmıştım ve D-Production’a aracılar vasıtasıyla gitmişti. Çağırdılar, diziyi beğenmediler ama yazdığım diyalogları çok beğendiler. D-Production’un genel koordinatörü Lale Eren bana rahat yazmamı, hiçbir şeye bağlı kalmadan rahat bir dünya yaratmamı söyledi. Esprilerimin ancak böyle samimi bir dünyada değer göreceğini söyledi. Ben de 3 gün içinde Geniş Aile’yi yazıp yolladım. Kabul edildi.
Bu fikir nasıl çıktı ?
Dediğim gibi, kendi dünyamla daha rahat edeceğim güdülemesi ve düşüncesiyle, masa başına oturduğumda hep doğup büyüdüğüm Kayseri’deki enteresan tipleri düşündüm. Bazı çocuklar vardı Kayseri’de. İşsiz kalınca Almancı kızlarla evlenip, Almanya’ya kapağı atmaya çalışıyorlardı. Kimi başarılı oluyordu, kimi olamıyordu. Buradan yola çıkarak Cevahir’in hikayesini kurdum. Etrafına ise kendi ailemden, akrabalarımdan, Kayseri’de tanıdığım tiplerden oluşan bir dünya kurdum.
Geniş Aile’nin senaryosunu yazarken neler hissettiniz?
Genelde hep eğlenirim, hatta gülerim. Eşimde gelip ne yazdığımı, neye güldüğümü sorar. 108 bölüm böyle yazdım. Şu an Geniş Aile’nin ikinci filmini yazıyorum ve yine aynı şeyler oluyor.
Böylesine esprisi bol bir diziyi yazmak hiç kolay değil. Bu esprileri nereden buluyordunuz?
Mizah yazarıyım.
Karakterleri oturturken nelerden esinlendiniz?
Ailem, kendim, Kayseri’deki arkadaşlarım, Kayseri’de hiç arkadaşım olmayan tipler. Tabi bazılarını da sıfırdan yarattım. Misal Koyu Bilal’in hayatımda bir karşılığı yok.
Kendinizi neden bu kadar sakladınız ?
Saklamıyorum aslında. Sadece sosyal medya ile ilişkim düzeyli. Yazdığım senaryonun başlığının fotoğrafını çekip ‘Günaydın, yine yazıyorum’ diye sosyal medyada paylaşmıyorum. Ya da İstanbul’da yağmur yağdığında, bunla ilgili sosyal medyada duygusal bir şey yazmak istemiyorum. İstanbul’da yağmur yağdığında düşündüğüm ilk şey, arabamdır. Yıkatmışsam ‘ İnşallah yağmurda çıkmam da kirlenmez’ diye düşünürüm. Yıkatmamışsam da ‘ İyi ki yıkatmamışım ’ diye kendimi kurnaz hissederim. Bizim sektörde ‘kendini satma’ diye bir şey var ve evet işe yarıyor. Ama ben böyle şeyler yapmaya utanıyorum açıkçası. O yüzden de insanlar saklanıyorum zannediyor. Oysa büyük bir gazetenin ya da kanalın röportaj teklifini de geri çevirmem, bir blog yazarı kardeşin röportaj teklifini de geri çevirmem. Saklanmıyorum.
Pek çok kişi sizi tanımıyor. Fakat ” Geniş Aile ” denilince hemen hemen herkes “ Aaa evet ben bu diziyi biliyorum “ diye bir tepki veriyor. Bu konudan dolayı üzüldüğünüz oldu mu ?
Yoo aslında bir senariste göre fazla tanınıyorum. Sadece beni görünce daha yaşlı birini bekliyorlar, ben de sevenlerimi üzmemek için elimden geldiğince yaşlanmaya gayret ediyorum.
Boş vakitlerinizde neler yaparsınız?
Yaşlanırım.
Gelecek zamanlar için yeni bir projeniz var mı?
Proje çok. Geniş Aile – Yapıştır’dan sonra ikinci Geniş Aile filmini yazdım, bu yaz çekiliyor. Tv filmi var iki tane, onlar da yazın çekiliyor. Dizi projelerim de var. Diziler, artık furyalar halinde yapıldığı için biraz arayı açtım. Ama var bu konuda da görüşmelerim.
Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. İlerleyen zamanlarda tekrar buluşmak ve görüşmek dileğiyle. Geniş Aile sevenlerine de buradan söylüyorum : Üzülmeyin, Geniş Aile bitmedi, kolay kolay da bitmeyecek 🙂
