Hikayelerim

Anne Babam Nerede?

Öncelikle bu anlatılanlar tamamen hayal ürünü değildir. Ben kaleme alırken, böyle bir olayın yaşanıp yaşanmadığını bilmiyorum. Ama yaşanmış yada yaşanacak olma ihtimali çok yüksektir.

Aşağıdaki müzik eşliğinde hikayeyi okursanız daha tesirli olacaktır.
( Müzik bana ait değildir. Sadece play tuşuna basın ve sayfayı aşağı doğru indirin )

———–

Kerem, Fizik Öğretmenliğini bitirmişti. Fakat KPSS’den 88 puan almasına rağmen atanamamıştı ve sınava 3. girişiydi. Çünkü sadece 10 kişi alınıyordu. Ama her sene yüzlerce kişi mezun oluyordu. Ailesinin durumu iyi değildi. Babası ayakkabı tamirciliği yapıyordu. Annesi evlere temizliğe gidiyordu. Küçük kız kardeşi ise üniversitede okuyordu.

Kerem, üniversitede okurken part time bir işe girmişti. O şekilde hem okuyup, hem çalışarak üniversiteyi bitirmişti. Ama bir türlü atanamıyordu. Asgari ücretle bir fabrikada işçi olarak çalışıyordu. Babasının sağlık sorunları başlamıştı. Artık eskisi gibi çalışamıyordu. Hoş, çalıştığı zamanlarda bile ailesini anca geçindiriyordu. Ama şimdi kızı da üniversitede okuyordu. Kazandığı para yetmiyordu. Annesi de artık iş bulmakta zorlanıyordu. Her şey ters gitmeye başlamıştı. Semih’in aldığı asgari ücret artık yetmiyordu.

Fabrikada Aslı diye bir kız vardı. Kerem Aslı’ya ilk görüşte aşık olmuştu. O güne kadar birkaç kız arkadaşı olmuştu. Ama henüz başlamadan bitmişti. Çünkü Kerem hayatının kadınını arıyordu. Hani filmlerde gördüğümüz aşıklar vardır ya, Kerem onlardan biriydi. Sanki başrol filminden fırlamış gibiydi.

Zor da olsa Aslı ile tanıştı. Aslı’da Kerem’den hoşlanmıştı. Fabrikada molalarda görüşmeye başladılar. Daha sonra telefonla devam ettiler. Fırsat buldukça dışarıda buluştular. Yaklaşık 1 yıl bu şekilde devam etti. Fakat Kerem’in babası artık iyice hastalanmıştı. Bırakın çalışacak durumda olmayı, artık hareket kabiliyetini bile yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştı.

Kerem yine bir mola esnasında telefonundan haberlere bakıyordu. ” Üniversite mezunu 5000 polis alınacak ” ilanını gördü. O an içinden ” polis olacağım ” diye geçirdi. Aslı geldi ve fikrini ona açıkladı. Aslı ilk başta pek hoş bakmadı. Hem eskisi gibi sık görüşemeyeceklerdi, hem de polislik tehlikeli bir meslekti. Fakat evlenmeleri için daha iyi maaşlı bir işe girmesi gerekiyordu Kerem’in. O yüzden istemese de ” Tabii ki canım sen nasıl istersen ” dedi.

Kerem sınavlara girdi. Zaten KPSS’den yüksek puan aldığı için oldukça avantajlıydı. Spor ve mülakat testlerini de geçerek, İstanbul Gaziosmanpaşa Polis Meslek Eğitim Merkezi‘ne girmeye hak kazandı. 6 ay zor bir eğitim sürecinden sonra, polis olarak Şırnak’a atandı.

Mesleğe başlaması için önünde 15 günlük bir süre vardı. Bu süre zarfında Aslı ile evlendi. Borç harç bir düğün yaptılar. Fakat ev eşyası alamadılar.

Kerem Aslı’yı Şırnak’a götürüp götürmeme konusunda kararsızdı. Çünkü terör vardı ve canından çok sevdiği eşini, işe giderken evde yalnız bırakmak istemiyordu. Ama bir yandan hasretine nasıl dayanacağım diye düşünüyordu. Sonunda götürmemeye karar verdi.

15 günlük süre çok çabuk geçmiş ve ayrılık vakti gelmişti. Ayrılmaları çok zor oldu. Aslı Kerem’i uğurlamak için otobüs terminaline gelmişti. İkisinin de gözleri dolmuştu ama birbirlerini üzmemek için kendilerini zor tutuyorlardı. Anons yapıldı ve Kerem otobüse bindi. Otobüs hareket etmeye başladı ve ikisi de birbirlerine el salladılar. Otobüs gözden uzaklaşınca, ikisi de daha fazla dayanamadı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Otobüs yolculuğu hiç bitmeyecek gibiydi. Kütahya’dan Şırnak’a yaklaşık 1400 km vardı ve yaklaşık 15 saatlik bir yolculuk, sonunda bitmişti. Kerem Şırnak Emniyet Müdürlüğü’ne giderek görev yerini öğrendi. 25 yaşındaydı ama ilk görev yeriydi. Cizre Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliği’nde göreve başladı. Ona ilk öğretilen şey, önce kendi canını güvene alması oldu. Çünkü tehlikenin nereden geleceği belli olmuyordu.

İyisiyle kötüsüyle yaklaşık 2 ay geçmişti. Bu süre zarfında, terör örgütü pkk tarafından çeşitli noktalara saldırı olmuş ve yaklaşık 10 meslektaşını şehit vermişti. İzinleri yada istirahatleri yoktu. 3 arkadaş, çalıştıkları birime yakın bir yerde ev tutmuşlardı. Fakat günde en fazla 5-6 saat eve uğrayabiliyorlardı. O da duş alıp, üzerlerini değiştirmek için. Eğer çok şanslılarsa, birkaç saatte uyumak için vakit bulabiliyorlardı.

Mesleğe başlayalı 65 gün olmuştu. Telefonu çaldı. Arayan Aslı’ydı. Aslı Kerem’e hamile olduğunu söyledi. Kerem o an yaşadığı tüm olumsuzlukları unutmuştu. Kalbi çenesine vuruyordu. Hayatında alabileceği en güzel haberi almıştı. Telefonu kapattıktan sonra sevincini arkadaşlarıyla paylaştı. Aslı’nın yanında olmak, ona bu mutlu anı kendisine yaşattığı için sımsıkı sarılarak teşekkür etmek istiyordu. Fakat kimseye izin verilmiyordu. Mecburen o da beklemek zorunda kaldı.

Ocak ayının 18’iydi. Bir gece çalışırken, bir trafik kazası ihbarı geldi. İlk önce bunun bir tuzak olabileceği düşünüldü. Çünkü pkk böyle adice oyunlar yaparak, pusu kurabiliyordu. Aynı ihbar 112 ekiplerine de gitmişti ve köy korucusu da ihbarı doğrulamıştı. Yağan yoğun kardan dolayı yollar kapanmıştı. Sağlık ekipleri gitmekte zorlanıyordu. Kerem ve ekip şefi, karayollarının küreme aracını da alarak yola çıktı. Önde kar küreme aracı, arkada trafik ekibi aracı ve onun arkasında ambulans ile birlikte kaza yerine vardılar. Kaza tek araçlıydı. Cizre ile Gürsu köyü arasında bir noktada meydana gelmişti. Gürsu’da yaşayan Ahmet bey, ailesiyle akraba ziyaretinden geliyordu. Yol karla kaplı olduğundan şarampolden aşağı düşmüştü. Kazada 2 yaşındaki kızı, 4 yaşındaki oğlu ve karısı yaralanmıştı. Kendisi şans eseri yara almamıştı.

Oraya ulaşmak uzun sürmüştü. Çünkü göz gözü görmüyordu ve tipi vardı. Büyük bir çabukluk ve titizlikle yaralılar araçtan çıkarıldı. Kerem parkesini çıkardı ve kızın üzerine örttü. Ekip Şefi Musa’da parkesini diğer çocuğa sardı. Ambulansa bindirilip hastaneye götürüldüler. Hastaneye vardıklarında Kerem, Ahmet bey ile kaza hakkında konuştu. Rapor tutmaları için bazı bilgiler gerekiyordu. Ahmet bey kazanın nasıl olduğunu anlattı. Kerem ve ekip şefi notları alarak görev yerlerine döndüler.

Aradan tam 9 ay geçmişti. Aslı doğum yapmak üzereydi. Kerem, doğum esnasında eşinin yanında olmak ve çocuğunu kucağına almak istiyordu. Sonunda o isteği olmuştu. Arkadaşlarının da desteği ile müdürleri, istediği doğum iznini vermişti. İçi içine sığmıyordu. 9 aydır görmediği eşiyle ve doğacak çocuğuyla kucaklaşacaktı.

Ertesi gün bu hayaline kavuşacaktı. O yüzden o gece gözüne uyku girmedi. Sabahın ilk ışıklarıyla kalktı bir duş aldı. İlk kez sivil kıyafetlerini giydi 9 ay sonra. Tertemiz, yepyeni duruyordu. Otobüsün hareket saatine daha 8 saat vardı. Kalktı, evde ilk kez kahvaltısını yaptı. Saat sabahın 8’i olmuştu. Vakit geçmek bilmiyordu. O esnada telefonu çaldı. Arayan ekip şefi Musa idi.

Efendim abi ” dedi.

Kerem, arkadaşlara saldırı yapıldı. Çabuk şubeye gel

Kerem öfkelenmişti. Ama öfkesi, yapılan kalleş saldırıyaydı. Eşinin resmine bakıp öptü ve silahını alarak şubeye koştu. Ortalık çok hareketliydi. Hemen akrep isimli zırhlı araçlara bindiler. Saldırı noktasına doğru hareket ettiler. Yola çıktıktan yaklaşık 10 dakika sonra, şiddetli bir ses duydu ve her yer dönmeye başladı. Evet, yola döşenen bir bomba patlamıştı. Kerem, her yeri bulanık görüyordu. Sağına baktı Musa’yı gördü, diğer tarafta Selim’i, öbür tarafta Mustafa’yı. Hiçbiri hareket etmiyordu. Onlara seslenmeye çalıştı ama sesi çıkmıyordu. Sonra dışarıdan konuşma sesleri geldi. Ama ne dediklerini anlamıyordu. Kerem’i kolundan tutup çekerek araçtan dışarı çıkardılar. Kerem gözlerini kırptı ve tekrar açtı. Sonra kapadı ve bir daha açamadı. Artık şehit olmuştu.

Onu dışarı çekerek çıkaran kişi Ahmet’ti. Onu çekerek dışarı çıkarmasının nedeni, pkklı elebaşlarınının gözü önünde onu öldürerek itibar kazanmaktı. Fakat buna fırsat kalmadan Kerem şehit olmuştu.

Ahmet, birkaç saniye Kerem’in cansız bedenine baktı. Aklına 7 ay önce yaptıkları trafik kazası geldi. Öldürdüğü polis, eşi ve çocuklarının hayatını kurtarmıştı. Kalbinin ücra köşelerinde kalan vicdan kırıntıları canlandı ve gözleri doldu. Derin bir pişmanlık yaşadı. Fakat artık çok geçti.

Eşinin gelişini dört gözle bekleyen Aslı’nın baba evine, bir ekip aracı ve bir ambulans geldi. Aslı ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. ” Hayır, hayır ” dedi içinden. Gelenler, Kerem’in şehit olduğunu söylediler. Aslı haykırmaya başladı ve doğum sancıları arttı. Ambulans ile hastaneye kaldırıldı ve sezaryenle bir erkek çocuğu dünyaya getirdi.

Neyse ki bebek ve Aslı çok iyiydi. Aslı bebeğine, Kerem adını verdi.

Aradan 2.5 yıl geçmişti. Aslı her gece küçük Kerem’in yüzüne bakıp, kaybettiği eşi için göz yaşı döküyordu. Küçük Kerem artık konuşmaya başlamıştı. Bir gün küçük Kerem televizyonda çizgi film izliyordu ve annesine seslendi :

Anne babam nerede ?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu